×

ÖĞRENME STİLLERİ

"Öğrenme Stilleri" kavramı, ilk defa Amerika'da Rita Dunn tarafından 1960'lı yıllarda ortaya atıldı. Amacı, her insanın farklı şekilde öğrendiğini ortaya koymaktı. Daha sonraki yıllarda birçok akademisyen tarafından öğrenme stilleri üzerine çeşitli teoriler geliştirildi. Yurt dışında 1990'lı yıllardan itibaren okullara uygulama ve araştırma alanı olarak girmeye başladı. Bu konu ile ilgili şu anda 300 üniversitede yapılan 800'ü aşkın araştırma mevcuttur.
Ülkemizde ilköğretim çağındaki öğrencilerin öğrenme stillerini belirlemeye ve uygulamaya yönelik çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu nedenle Bilfen Okulları; New York St. John's Üniversitesi'nden Prof. Dr. Rita DUNN'ın, Amerika'daki Uluslararası Öğrenme Stilleri Merkezinin ve Ankara Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Ziya Selçuk'un danışmanlıklarında öğrenme stillerine yönelik gerçekleştirdiği çalışmalarını, eğitim sistemimizin de ihtiyacı olarak görmüş ve uygulamaya koymuştur.
 
"Öğrenme Stilleri" Nedir, Ne Değildir?
  • Öğrenme stilleri, her öğrencinin yeni ve zor bir bilgiyi öğrenirken kendine özgü ve farklı bir şekilde kullandığı yollardır.
  • Öğrenme stillerinde güçlü ve geliştirilmesi gereken noktalar vardır.
  • Stillerden bazılarının baskın olarak kullanılması, doğuştan gelir fakat daha sonra kişinin akademik yaşantısıyla, mesleğiyle ve çevresel faktörlerle şekillenir.
  • Stillerden birinin diğerine göre üstünlüğü yoktur herkesin kendine özgü ve değerli bir öğrenme stili vardır.
  • Bireyler sahip oldukları kişilik özelliklerine uyan öğrenme stillerini tercih ederler. Dolayısıyla öğrenme stilleri kişilik özelliklerinden de etkilenir.
  • Yapılan araştırma sonuçlarına göre öğrenme stilleri ile zekâ arasında doğrudan bir ilişki olmadığı anlaşılmıştır.
Öğrenme stilleri dikkate alınarak yapılan eğitimle ders başarısı arasında olumlu bir ilişki olduğu kanıtlanmıştır. Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre öğrenme stillerine uygun olarak yapılan Matematik eğitiminde başarının %40 oranında arttığı görülmüştür.
Öğrenme stilleri ile okul ortamında hiperaktif, yaramaz ve ilgisiz olarak değerlendirilen; ders anlatılırken başka bir şeyle ilgilenen ve dersi dinlemediği düşünülen öğrencilerin davranışlarının altında yatan sebep daha iyi anlaşılırlar. Çünkü öğrenme stilleri dikkate alındığında bu tür öğrencilerin davranışlarının anlaşılması ve daha iyi öğrenmeleri mümkün olmaktadır.

Geleneksel yaklaşıma göre öğrencilere ders çalışırken veya sınavlara hazırlanırken başarılı olmaları ve verimli çalışmaları için bir takım şartlar öne sürülür. Örneğin öğrencinin çalıştığı masanın ya da odanın düzenli olması, masanın başında ve sandalyede oturarak ve uzun süre kalkmadan ders çalışması, odanın sessiz olması, çalışırken müzik vb. dinlememesi ve bir şeyler atıştırmaması gibi koşullar sıralanır ve öğrenciden bu koşullara uygun davranması beklenir. Evde ve okulda öğrencinin doğasına uygun olmayan bu tarz yaklaşımlar, uzun vadede öğrenmenin hızını kesen en önemli sebeplerdendir. Bu durum öğrenciler için çok zor bir durum olabilir. Oysa öğrenme stillerinde bu koşulların her öğrenci için farklı olduğu ve başarı reçetesinin herkes için aynı olamayacağı görüşüyle hareket edilir.